24 Nisan 2013 Çarşamba


15 Eylül 2009 Salı

Haydi Ben u Sen'e Sergisi

05-diyarbakır-konuk evi sergi salonu

"bir çocuk yetiştirmek için bir köy gerekir."

Çocuğun ilk yıllarında oluşan temel fiziksel, sosyal, zihinsel ve psikolojik yapısı daha sonraki yıllardaki gelişimini de belirler. Bu gelişim süreci bir bütündür. Çocuğun öğrenebilen, araştıran, sorumluluk alan, paylaşabilen, başkalarına saygılı, özgüvenli ve kendini rahat ifade edebilen bir birey olarak gelişmesi bu dönemde aldığı eğitime bağlıdır.

Çocuğa en önemli yaklaşım abla-abiden gelmelidir. Abla-abiden gelen her yaklaşım, çocuğun sağlıklı gelişimi ve büyümesi için oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Bu yaklaşımların yönlendirmesi ve desteği ile çocuk dış dünyaya daha zengin bir birey olarak kapılarını açacaktır. Çocuğu dinleme ve izleme nerede, nasıl ve ne biçimde yaşadığını abla-abiye gösterecektir. Bu bağlamda çocuğun yaşamış olduğu koşulları gören abla-abi daha etkili ve daha pozitif yaklaşımlar sergileme ihtiyacını görecektir. İhtiyaçlar çocuk merkezli olduğundan daha hızlı ve etkili bir iletişim aracı olan sanat atölyesi kullanılabilir. Sanat atölyesi mekanı çocuğun kendini ifade edeceği bir alan olarak kullanılır. Sanat atölyesi mekanı çocuk hangi süreçlerin etkisinde olursa olsun ve yaşam dinamiklerinin ağırlığı ve örselenmişliğine rağmen kendini ifade edeceği doğru bir mekândır. Bu mekanın çocuğa uygun bir şekilde dönüştürülmesi ve malzeme sağlanması abla-abinin en büyük sorumluluğudur. Abla-abi çocuktaki yaratıcılık duygusunu desteklemeli ve beraber üretebilme heycanını yaşamalıdır. Çocuktaki yaratıcı duyguların yetişkinlere göre daha yoğun olmasından dolayı abla-abi daha pasif durmalıdır. Böylelikle çocuğu dinleme, izleme ve beraber hareket edebilme duygusunu yakalayacaklardır. Bu süreç çocuk için ne kadar önemli ise abla-abınin dönüşümü içinde o denli önemlidir.

Ben u sen de karşılaştığımız çocukların kendilerini ifade etmekte zorlandığını, kendilerini ifade ederken de fiziksel şiddet içeren davranış biçimleri gösterdikleri durumlar ve süreçler yaşadık.. Bu süreçleri sanat atölyesinde oluşturduğumuz program ve yaklaşımlarla en aza indirgemeyi amaçladık. Sokakta her gün iç içe bulunduğu taş, sopa, teneke, poşet gibi nesnelerle yapabileceği çok fazla bir şey olmayan çocuk sokakta ki nesneleri şiddet içeren araçlara dönüştürebilmektedir. Bu nesnelerle oyun oynamaları çocuğun ne kadar yaratıcı olduğunu göstermektedir. Bu şiddet içeren yaratıcılıklarını dönüştürme konusunda sokaktaki malzemeyi iyi tanımaları, bizi de önemli bir sürece götürmüştür. Bu süreçte deneyimlediklerimiz, sanat atölyesinde bulunan malzemelerin de dönüşebildikleri ve çocuğun atölyeye kendi malzemeleriyle gelmesi buranın çocuğa ait bir mekâna dönüşmesine yardımcı olmuştur. Bu nedenle çocukla sokakta kullandığı sopanın nasıl bir flüte dönüştüğünü beraber görme şansını değerlendirdik. Aslında sopanın flüte dönüşümü bizim için yaratıcılığımızı zorlayacak bir süreç olurken çocuk için de dönüşüme kapalı bir konumdan karşılıklı dinleme ve izleme, birlikte yaratma ve dönüştürmeye dayalı başarabilme mutluluğuna işaret etmektedir. Bu nedenle çocukların yetiştirilmesi ve eğitiminde çevreyi kapsayan karşılıklı bir öğrenme süreci, çocuğun değişen ihtiyaçlarının karşılanması, aile, sosyal çevre ve mahallenin sorumlu olduğu bir yaklaşımın gösterilmesi önemlidir.
endam acar
destekleyenler:
Ugur ayana, okan gökalp, Erdal Dündar, Erdal tüt, didem aydemir, roza zümrüt, baran tanrıkul, fatoş kıran, Ahmet ulaş, Aynur güneş, çoşkun hilal, fatih yalçınkaya, Erhan yazıcı, nefel acar, nazlı Cengiz, Nuriye taş, mesut köse, birsen kaya, Osman Samet kocaman, halime kılınç oruç, Hüseyin oruç, aycan yıldız, ışıl çelimli, ersin seven, ugur acil, dilan arı, aziz ince, elif gündüz, emine gündüz, Süleyman gündüz, özlem ipek, bilge yeşil, Berna tümerden, Gökhan şimşek, Erhan ateş, Yusuf Bilal Altıntaş, recep fidan, gülsüm özkaracadağ, sıdık yergin, Abdullah pilatin, baran tümerdem,
proje sahibi: